Çocuğunuz Yeni Eğitim Yılına Kaygılı Başlamasın
Yeni eğitim öğretim yılı başlarken, çocukları koronavirüsten korunma konusunda doğru bilgilendirmenin önemine vurgu yapan Uğur Okulları Genel Müdürü Nevzat Kulaberoğlu “Çocuklarla yaşlarına uygun bir dille, konuşmak, belirsizliğin getireceği kaygı ve korkunun önüne geçer” dedi.
Dünyanın dört bir yanını etkisi altına alan COVID-19 salgını, toplumları sosyal ve ekonomik olduğu kadar psikolojik olarak da olumsuz etkiledi. Türkiye’de özellikle, virüsün görülmeye başladığı mart ayından bu yana başta sosyal medya olmak üzere bazı televizyon kanallarında yapılan yayınlar toplumda bilgi kirliliğine neden oldu. Kaygı ve paniğe kapılan ebeveynlerin tutumları, özellikle küçük yaş grubundaki çocukları da olumsuz etkiledi. Yeni eğitim ve öğretim yılının başlamasına sayılı günler kala derslerin yüz yüze mi yoksa uzaktan eğitimle mi devam edeceği tartışılırken, salgın sürecinde çocukları psikolojik olarak desteklemek açısından ebeveynlere büyük görev düşüyor. Koronavirüsü yaş gruplarına göre doğru bir dille anlatmak gerekiyor.
Okul Öncesi Çocuklar Ebeveyn Kaygısını Hisseder
Çocukların, ebeveynlerini rol model aldıklarını belirten Uğur Okulları Genel Müdürü Nevzat Kulaberoğlu, kaygı yönetiminin önemine dikkat çekti. Yeni eğitim yılında, velilerin çocukları panik ve endişeye sürükleyecek davranışlarda bulunmaması gerektiği önerisinde bulunan Kulaberoğlu şöyle konuştu: “İlk zamanlarda anlamaya, tanımaya ve çıkış yolları aramaya çalıştığımız bu süreçte bilgi edinmek ve buna uygun davranmak herkes için güvenli ve sağlıklı olmanın ilk adımı olmalı. Sonrasında ise bilimsel açıklamalara güvenmeli ve resmi kurumların önerdiği kurallara uymalıyız. Biz ebeveynler olarak bir durum karşısında ne kadar kaygılı bir tutum içinde olursak, çocuklarımızın bundan etkilenme olasılığı da o denli artar. Özellikle okul öncesi dönemdeki çocuklar, bu tip durumları somut olarak anlamlandıramadıkları için, olayları ebeveynlerinin davranışlarına bakarak yorumlar. Ebeveyn kaygılı, endişeli ve stresli ise çocuk da benzer bir tutum içine girer. Örneğin, bir türbülans esnasında uçakta olduğunuzu düşünün. Dehşete kapılmış bir uçuş görevlisi, gerçekten yanlış bir şey olduğunu düşünmenize neden olabilir ve endişelenmeniz gereken çok ciddi bir problem olduğu hissine kapılmanıza sebep olabilir; ancak başka bir uçuş görevlisi size sıcak ve içten bir gülümsemeyle sakin bir şekilde bir içecek ikram ediyorsa ortada büyütülmesi gereken bir durum olmadığını, yalnızca yakında geçecek rüzgarlı bir hava olduğunu düşünebilirsiniz. Okul öncesi dönemdeki çocuğunuza çok detaylı bilgi vermek yerine, daha basit bir dil kullanarak, kısa ve net ifadeler ile açıklamaya çalışın”
Bilinçlenen Çocuktan Duygularınızı Gizlemeyin
Kendi endişelerimizi gidermekte zorlandığımız bu gibi dönemlerde, çocuklarımızdan bilgi saklamanın da doğru olmadığını ifade eden Kulaberoğlu “Sakin kalmak ve doğru önlemleri almakla işe başlayabiliriz. İlkokul ve ortaokul çağındaki çocuklarımıza duygularımızı göstermemeye çalışmak yerine, onlara karşı samimi ve açık olmamız gerekiyor. Yaşlarına uygun bir dille, onlarla konuşmak, belirsizliğin getireceği kaygı ve korkunun önüne geçecektir. Bu noktada, evde sürekli haber kanallarının açık olmamasına dikkat etmek çok büyük önem taşıyor. Çocuğunuzun bulunduğu ortamlarda, yüksek endişe ya da felaket senaryoları içeren konuşmalar yapmamaya özen gösterin. Bilgiyi nereden alacağınızı iyi değerlendirin ve güvendiğiniz haber kaynaklarını belirleyip, sınırlandırın. Emin olmadığınız hiçbir bilgiyi özellikle çocuğunuzla paylaşmamaya dikkat edin” diye konuştu.
Sosyal Medya Kaosa Sürüklüyor
Sosyal medyadaki bilgi kirliliğine de vurgu yapan Kulaberoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Ortaokul çağındaki çocuğunuz sosyal medya kullanıyorsa, ona da okuduğu her bilgiye inanmaması gerektiğini belirtin ve doğru bilgiyi nasıl seçeceğini çocuğunuza anlatın. Göz ardı edilmemesi gereken önemli bir nokta, bu gibi durumlarda olayın kendisinden çok, yayılma hızı ve şeklinin çocuklar başta olmak üzere pek çok insanı kaosa sürükleyeceğidir.”
Kaygıya Yenik Düşmemek İçin Hedef Koyun
Lise dönemindeki gençlerin ise birbirlerine destek olarak, bu dönemin yaşamları için öğretici yanlarını keşfederek kaygıdan uzaklaşacaklarına dikkat çeken Nevzat Kulaberoğlu şöyle devam etti: “Lise çağında olan gençler, kaygıya yenik düşmemek ve salgın sürecinden güçlenerek çıkmak öncelikle yaşamlarına anlam yükleyecek hedefler edinmeli. Bunun yanı sıra kendi değerlerinin farkında olarak bu doğrultuda adımlar atmalı ve kişisel gelişimlerine yatırım olabilecek faaliyetler keşfetmeli. Gençler kontrol edebilecekleri bir yaşam alanını belirlemek ve o alanda yapabileceklerinin en iyisini yapmaya çalışmalı. Bunun için de kendi öz kaynaklarını keşfetmeleri, ihtiyaç duyduklarında yardım istemeleri, arkadaşları ile olumlu ve üretici olabilecekleri bir iletişim ağı kurmalı. Bu dönemde anne babalar da gençlerle onları destekleyecek ve yaşanılan dönemi birlikte dayanışma ile atlatacakları bir iletişim yaklaşımı ile değerlendirmeli.”
Annelerin Duygusal Yükü Daha Fazla
Uğur Okulları Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü’nün, “Salgın Döneminde Ebeveynlerin ve Ergenlerin Psikolojik Sağlamlık ve Yaşamdaki Denge Durumları Araştırması” çarpıcı sonuçlar içeriyor. Bahçeşehir Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özlem Karaırmak’ın başkanlık yaptığı, 2 bin veli ve öğrenci ile gerçekleştirilen araştırmaya göre, salgın anneler üzerinde daha fazla duygusal yük ve sorumluluk yaratıyor.
Elde edilen sonuçlara göre, kadınlar koruyucu, kollayıcı anne rolleri nedeniyle çocukları ve aileleri için daha fazla endişe hissediyor. Dolayısıyla salgın, anneler üzerinde daha fazla duygusal yük ve sorumluluk yaratıyor. Ebeveynlerin eğitim düzeyi düştükçe pandemi döneminde ebeveyn olmaya bağlı stresler artıyor. Kronik hastalığı olan ebeveynlerin kaygı düzeyleri de daha yüksek oluyor. Covid-19 için risk faktörü olan kronik hastalık, salgın döneminde ruh sağlığı ile ilgili olarak da risk faktörü oluşturuyor.
Egzersiz Hem Beden Hem Ruh Sağlığını Koruyor
Egzersiz yapan ebeveynler ise daha mutlu ve neşeliyken daha az korku ve kızgınlık yaşıyor. Ayrıca ebeveynliğe bağlı stresi ve olumsuz duyguları da daha az hissediyorlar. Fiziksel egzersiz yapan veliler, hem kendilerinin hem de çocuklarının ruh sağlığını daha kolay koruyor ve salgından olumsuz olarak daha az etkileniyor. Duygusal desteği olan ebeveynler daha az korku ve kızgınlık yaşıyor.
15 Eylül 2020